Adenomyozis hastalığı, rahim içerisinde yer alan astarın rahime ait olan kas grubunun arasına yerleşerek şikayetlere sebebiyet veren bir hastalıktır. Bu hastalık genel olarak şiddetli adet kramplarına, alt karın bölgesinde meydana gelen kasılmalara ve PMS (Adet Öncesi Dönem) döneminde bölgesel şişkinliklere sebebiyet verebilmektedir.
İyi huylu bir durum olarak adlandırılsa da adenomyozis hastalığı, hasta yaşamını olumsuz yönde etkiler ve günlük yaşam faaliyetlerine engel olur. Bu nedenle tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Şiddetli ağrılar ve beraberinde gelebilecek olan kanamalar tedavi edilmesini şart hale getiren olumsuz etkilerdendir.
Adenomyozis hastalığında, endometrium olarak adlandırılan ve rahim içindeki yüzeyi kaplayan doku, rahmin kas duvarına doğru büyümesine sebep olur. Bu olgu sonucunda endometrium tabakası adet döneminde kalınlaşmaya başlayarak, incelip kanama ile dökülmektedir. Bu anormal duruma karşı adenomyozis dokusu normal bir iç doku gibi davranmaya devam ettiğinden dolayı rahim boyutlarında büyümelere sebebiyet verir.
Adenomyozis hastalığı kişiden kişiye değişmekte olup 2 ayrı şekilde görülmektedir;
Kadınlarda en sık görülen adenomyozis türüdür. Rahim kas tabakası içerisinde sert doku halinde bulunan fibrosis ve endometrial doku adacıkları şeklinde görülmektedir.
Rahmin iç boşluğuna doğru büyüme yapabilen bir adenomyozis türüdür. Doku, miyom görüntüsünde olabilir.
Adenomyozis hastalığı belirtileri kişiden kişiye değişmekte olup, bazı durumlarda hiçbir şikayete yol açmadığı için belirti vermeyebilir. Çeşitli bireylerde küçük çaplı rahatsızlıklara sebep olarak belirti verirken, bazı bireylerde ise şiddetli şikayetler meydana gelebilir. Bunlar:
olarak öne çıkmaktadır. Tüm bunların yanı sıra depresyon, anksiyete, yorgunluk, halsizlik, baş dönmesi, gergin ruh hali ve kansızlık gibi olgulara da sebebiyet vermektedir. Adenomyozis hastalığının kısırlık sebeplerinden bir tanesi olup olmadığı ise henüz bilinmemektedir.
Östrojen temelli olan adenomyozis hastalığının neden meydana geldiğine ilişkin kesin bir ifade bulunmasa da tetikleyici bazı unsurlar kesin olmamakla birlikte araştırmalarla ortaya koyulmuştur:
Adenomyozis tanısında öncelikle hasta şikayetleri ele alınmaktadır. Hekime aktarılan şikayetler sonrasında adenomyozis şüphelenmesi meydana gelirse fiziksel muayene yapılmaktadır. Jinekolojik muayene ile rahimde meydana gelen durumlar tespit edilir. Adenomyozis kesin tanısı için kullanılan tıbbi görüntüleme yöntemleri aşağıdaki gibidir:
Tedavi yöntemleri kişiden kişiye değişmekle beraber, gebelik beklentisine ve belirtilerin yoğunluğuna göre esas alınarak gerçekleştirilir. Hafif belirti ve şikayetlerle başvuran hastalara uygulanan yöntem genel olarak krampları gidermek için ağrı kesici ilaçlar vermek ve ısı uygulamaktır. Şiddetli belirtilere sahip hastalarda başvurulan tedavi yöntemleri ise aşağıdaki gibidir:
Gebe kalmak isteyen fakat adenomyozis hastalığına sahip olan bireyler için uygulanabilecek tedavi yöntemi ağrı kesici ilaçlardır. Şiddetli ağrı ve kanamaya sahip olan hastalar gebelik istedikleri sürece kadar yalnızca progesteron içeren rahim içi araçları kullanabilirler.
Adenomyozis hastalığı genel bazda %20 oranında görülen bir hastalık olmasının yanı sıra en sık 40 – 50 yaş aralığındaki kadınlarda görülmektedir. Bununla birlikte son yapılan araştırmaların ortaya koyduğu verilere göre genç kızlarda görülme sıklıkları da artış göstermiştir.
Gebe kalma şansını azaltan bir hastalık olan adenomyozis, salgılanan bazı maddeler sonucu bebek sahibi olmaya engel olabilmektedir. Bunun yanı sıra tüp bebek tedavisi için de olumsuz etken olarak öne çıkmaktadır çünkü adenomyozisin cerrahi yöntemlerle çıkarılması sonucunda rahim iç yüzeyinin yapısında bozulmalar meydana gelerek döllenmiş embriyonun tutunması zorlaşır. Ek olarak gebelik veya doğum sırasında rahimde meydana gelebilecek yırtılmalar da önemli risk faktörleri arasındadır.